Yeni Para Politikası İhracatı Nasıl Etkileyecek?

Para politikasında liralaşma hedefinin uygulandığı dönemdeki düzenlemelerin büyük bölümü ihracatı ve ihracatçıları doğrudan ve dolaylı olarak etkilemişti.

İhracat gelirlerinin bozdurulması zorunluluklarından, kredi koşulu olarak kur korumalı mevduatların açılmasına, yeniden döviz almama taahhütlerinden ihracat kredisi kullanmak için getirilen koşullara kadar birçok düzenleme ihracatçıları doğrudan etkilemişti. Yine ihracat ve ihracatçılar açısından çok önemli bir rekabet unsuru olan Türk Lirası’nın reel olarak değer kazanması da sınırlayıcı etki yapmıştı.

Ekonomide rasyonel zemine geri dönüş kararı ile Merkez Bankası para politikası da değişmeye başladı. Merkez Bankası para politikasını kademeli olarak sıkılaştırırken, döviz kurlarının, faiz oranlarının ve fiyatların yeniden piyasa koşulları içinde belirlenmesine yönelik adımlar atılmaktadır. Merkez Bankası’nın adımları kademeli olacaktır. Son 1,5 yılın politikasından keskin bir dönüş yapmanın bedeli daha ağır olabilecektir. Bu nedenle Merkez Bankası’nın kademeli geçiş tercihi de doğrudur.

Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırması ve düzenlemelerin normalleştirilmesi ihracatı ve ihracatçıları yine doğrudan ve dolaylı olarak etkileyecektir. Bu olası etkileri değerlendirelim.

Merkez Bankası para politikasını sıkılaştırırken bunu birkaç kanaldan gerçekleştirecektir. İlk olarak politika faizi artırılmaktadır ve faiz oranlarının normalleşmesi sağlanmaktadır. Faiz oranlarının gerçekçi seviyelere oturması diğer fiyatların da daha sağlıklı oluşmasını sağlayacaktır. Bu açıdan ihracatçılar için de öngörülebilir ve daha gerçekçi fiyatlar oluşacaktır. İkinci olarak Merkez Bankası kredi büyümesine sınırlamalar getirmektedir, ancak ihracat ve yatırım kredileri bu sınırlamanın dışında tutulmaktadır.  Bu da olumlu bir gelişmedir.

Ancak hem Merkez Bankası ve Eximbank kaynaklı hem de bankacılık sektörü kaynaklı kredilerin kullanımında ve erişimde sıkıntılar sürmektedir. Bu alanda en azından ihracat kredileri için ivedilikle adımlar atılması gerekmektedir. Yine bu konuda ihracatçılara açılan kredi limitlerinin TL olarak belirlenmesi yerine yeniden döviz cinsinden belirlenmesine geçilmelidir. Türk Lirası’nın değer kaybı sonrası mevcut limitler ile ihracatın finansmanı için kullanılacak kredi limitleri döviz bazında yüzde 40 azalmıştır. Bu da ihracatın yüzde 40 daha az finanse edilmesi anlamına gelmektedir.

İhracat kredilerinin kullandırılmasında bilançolardaki döviz varlıklarına ilişkin sınırlamalar, kur korumalı mevduat açma zorunlulukları, net ihracatçı olunması zorunluluğu ve ihracat gelirlerinin bozdurulması zorunlulukları açıklanacak bir takvim ile kademeli olarak kaldırılmalıdır. Bu düzenlemeler içinde önemli bir yer tutan kur korumalı mevduatlarda yeni mevduat açılması ekim başından itibaren sona erebilecektir. Ancak mevcut KKM devam edecektir, alınan ve alınacak caydırıcı önlemler ile tasfiye edilecektir.  Örneğin 2024 yılı başından itibaren vergi avantajı sona erebilecektir.

İhracatçılar açısından rekabet gücünün sürdürülmesinde para politikası ile ilişkili bir diğer konu maliyetlerdir. Bu noktada enflasyon ile mücadele ve fiyat istikrarının sağlanması hedefi ve kullanılacak araçlar doğrudur. Ancak Merkez Bankası 2023 sonu için yüzde 58 ve 2024 sonu için yüzde 33 tüfe beklentisini paylamıştır. Bu beklentiler çerçevesinde ihracatçıların maliyetleri en azından 2024 sonuna kadar hissedilir şekilde artmaya devam edecektir. İhracatçıların bu durumda talebi de doğal olarak döviz kurlarında artışın devam etmesi olacaktır.

Para politikasındaki kademeli sıkılaşma Türk Lirası’nın değerini de etkileyecektir. Türk Lirası’nın değeri büyük ölçüde yeniden piyasa koşulları ile belirlenmeye başlamıştır. Merkez Bankası TL’nin değerini korumak için artık döviz satışları yapmayacaktır ve bu konuda bankalara olan baskı da kaldırılmıştır. Türk Lirası bu gelişmeler sonrası ABD doları karşısında 27 TL’ye yaklaşmış ve gerekli düzeltme gerçekleşmiştir. Bu noktadan sonra TL’nin değerini belirleyecek olan artık Merkez Bankası’nın sıkılaşma politikaları olacaktır. Merkez Bankası TL likidite tarafında sıkılaşmaya başlamıştır ve bunun kademeli olarak artıracaktır. Buna bağlı olarak Türk lirasında değer kaybı yavaşlayacaktır.

Yeni enflasyon hedeflerine bağlı olarak 2024 sonuna kadar maliyetlerde yüzde 55-60 artış olacakken Türk Lirası’nın değer kaybının yavaşlaması ihracatçıları yeniden zorlamaya başlayacaktır. Türk Lirası ihracatçı cephesinde yeniden değerlenecektir. Ancak burada çözüm döviz kurlarını daha hızlı arttırmak değil, enflasyonu daha hızlı düşürmek olmalıdır.

Powered by OrdaSoft!