Kadıköy’de Kentsel Bölüşüm mü, Kentsel Dönüşüm mü?
Kentsel dönüşüm fırtınası Kadıköy’ü de vuruyor. Son yılların imar rantlarının en güzel ve yasalarla destekli en acımasız uygulamaları “KentselDönüşüm Projeleri” adı altında yapılıyor. Marmara depreminin yarattığı korku ve risk, olası İstanbul depremi için kentin yeniden yenilenmesini gündeme getirdi. Oysa Marmara depremi öncesi başlayan kentsel dönüşüm projeleri ile imar rantının tavan yaptığı bir dönemi yaşarken, konuya duyarlı olanların hukuksal mücadelesi bu süreci biraz yavaşlatmıştı.
Olası Marmara depremini de gündemine alan hükümetler, konu ile ilgili çıkardığı afet riski altındaki alanlara ilişkin yasa ile birçok kanun maddesinde yapılan değişiklik ile kentsel dönüşüm projelerinin önünü açtı. Aslında İ.B.B Başkanlığının Marmara depreminden sonra tüm bölgeyi de içine alacak olan zemin depremselliği ile ilgili harita çalışmaları Japon ve Türk bilim adamlarının emeği ile ortaya çıkmıştı. Hangi bölgelerin depreme karşı duyarlı olduğu çok net şekilde tanımlanmış, bu bölgedeki yapı stokları da tek tek tespit edilerek İstanbul’un olası depreme karşı nasıl yenilenmesi gerektiğine ilişkin tüm eylem planları yapılmıştı.
Ancak ne var ki depremin yarattığı bu kaosu da, iktidar çevreleri bir fırsata dönüştürdü. Öncelikle İstanbul’un en güzel arazi rantı taşıyan bölgelerinde kamuya ait alanlar tespit edilip, bu bölgelerde 40-50 yıldır yaşayanların mülkiyet hakları elinden alınarak, bölgede kentsel dönüşüm adı altında imar rantları yaratıldı. Uzun ve detaylı çalışmalarla elde edilen depremsellik haritaları hiçe sayılarak bu haritada riskli alan olan yerlerde değil de, imar rantının en uygun olan yerleri “Afet riski altındaki alan” ilan edilerek, kentsel dönüşüm projeleri uygulamaya sokuldu. Uygulamalara yeni imkânlar sağlayacak yasal düzenlemeler de eklendi.
KDV oranlarının % 18’den % 1’e düşürülmesi, geri ödemesiz 1.470.TL’lik taşınma yardımı ve aylık 675 TL’lik kira yardımı ile yasada yeni yapılanmanın önünü açacak ve mülkiyet haklarına da karşı olan düzenlemeler ile vatandaşı zorunlu olarak bu dönüşüme iten uygulamalar yaratılarak kentte avına saldıran aslanlar gibi koca yerleşimlerin sırtına binlerce vahşi saldırı başladı. Her saldırgan kopardığı bir parça ile imar rantını doyururken, çevredeki diğer saldırganlar da aslanlardan kalan rant artığının kalan parçalarını koparmak için saldırıyor.
Kent yağması tüm İstanbul’u kuşatmış. Bu yağmada arazi rantlarının en doygun alanları da Kadıköy’de. Bu gün satışı yapılmakta olan yeni yapılarda, m2 bazında 10-15 bin TL’ye alıcı bulunmakta. Bu tüm inşaat sektöründe çalışan müteahhit firmaların iştahını kabartmış ve 2012 yıllarında bölgede faaliyet gösteren müteahhit firma sayısı 100 civarında iken, bu gün bu sayı 500’ün üzerine çıkmış ve her geçen gün bu pastadan pay almak isteyen firmaların hücumuna uğramış.
1999 yılı öncesine kadar yapılan yapıların ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı olarak % 60’lık bir yapı stokunu oluşturması, bölgedeki dönüşümün en önemli faktörlerinden biri. Toplamda 30.600 yapı stokunun bulunduğu bu ilçede bu yapı toplamının sadece % 10’u yeni deprem yönetmeliğine göre yapılmış. Yapılan çalışmalara göre ilk etapta Kadıköy’de 27.500 bina dönüşüm içinde. Bu sayının 20.406 konutu ve 889 işyeri adedi ise, riskli yapı kapsamında.
Kadıköy Belediyesi’nin inşaat ruhsatnamelerine ancak ayda 80 ruhsat ile yanıt verebilmesi, yılda maksimum 1.000 inşaat ruhsatı ile bakıldığında, Kadıköy’deki yenilenme sürecinin 20-25 yıllık bir zamana yayılacağı da görülmekte. Bu süreç halen devam etmekte olan inşaatların Kadıköy’deki kent yaşamında yarattığı olumsuzlukların halk üzerinde yaratacağı travmaların da sorgulanmasını gerektiriyor! Günün her saatinde iş makineleri, beton mikserleri, ağır tonajlı hafriyat kamyonları, vinç araçları ve inşaatlara malzeme taşıyan nakliye araçlarının cirit attığı Kadıköy’de yaşamak artık pek de ayrıcalıklı değil.
İstanbul’un sosyal yapısı itibari ile en eğitimli (% 18’i lisansüstü, % 60’ı üniversite mezunu, % 20’si lise, % 2’si de orta öğretim mezunu) ve donanımlı toplumunun yaşadığı Kadıköy’de mevcut imar yoğunluğunun üzerine bu yapılanmalara imkân verecek yeni plan notu ve yönetmelik değişiklikleri ile sağlanan % 25’lik emsal artışı, zaten yoğun olan bölgede yeni yoğunluklar yaratmakta. Yol, yeşil alan ve sosyal donatılar açısından ne yazık ki, bir yeni düzenleme getirmeden kent nüfusuna eklenecek yeni % 30’luk artış, bu kentin geleceğini de tehdit etmekte. Ayrıca fiziki yenilemenin dışında Kadıköy’e gelecek yeni Kadıköylülerin bu kente adaptasyonu da tartışılmalıdır.
Sadece kazan kazan politikaları ile kentlerin şekillenmesi ne yazık ki telafisi mümkün olmayan sonuçlar da doğuracaktır. Kadıköy’ün bu gün ki kent yaşamında trafik başta olmak üzere, birçok sorun katlanarak büyümekte. Sosyal yaşam ve kent kültürü ciddi tehdit altında. Henüz bu yaşam tarzının kendileri üzerinde yaratacağı etkiden bir haber olan Kadıköylüler, inşaatların kısa bir süre sonra sonlanacağı düşüncesi ile bu sıkıntıları pek ciddiye almıyor. Ancak gerçekler gösteriyor ki, 20-25 yıllık bu yenilenme süreci içinde kentin değişecek olan sosyal, ekonomik, kültürel yapısı ve gelecek yoğunluğun yaratacağı çözümsüzlükler, yaşanılması zor bir kente doğru gidişi gösteriyor. Bu kentin yenilenmesi için ortada var olan gerçeklerin, daha yapıcı, bilimsel ve kentleşme adına daha olumlu bir sonuç vereceği şekilde de yaratılabilmesi de mümkün. Yeter ki bilimsel çalışmalar ve kentleşme kriterlerine dayalı planlı bir uygulama yürütülsün. Bunu sağlayacak her türlü imkân da var.